30 Aralık 2010 Perşembe

Üniversiteden atılma resmen tarih oluyor


YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan 800 bin kişinin beklediği müjdeyi açıkladı. Özcan, bütçe görüşmelerinden hemen sonra ele alınması beklenen torba kanunda 1980 ve sonrasında üniversiteden atılanlara af geleceğini açıkladı


Üniversiteden atılma resmen tarih oluyor


Üniversitelerde yeterlilik, seviye tespit ve ders başarılarını ölçen tüm sınavlar, kağıt ortamında ve eş zamanlı olarak yapılabileceği gibi alan ve zorluk düzeyine göre elektronik ortamda her bir adaya farklı zamanlarda farklı soruların yöneltilebileceği bir sisteme geçilmesi planlanıyor.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, üniversitelerde hem atılmayı kaldıran hem de sınavlara teknolojiyi dahil eden bir sisteme gidilecek. Konuyla ilgili son şekli verilen Yükseköğretim Kanunu'nun 44. maddesinde değişiklik öngören kanun taslağına göre, üniversitelerde yeterlilik, seviye tespit veya ders başarılarını ölçen tüm sınavlar kağıt ortamında ve eş zamanlı olarak yapılabileceği gibi alan ve zorluk düzeyine göre tasnif edilerek, güvenli biçimde saklanan bir soru bankasından her bir adaya farklı zamanlarda farklı soru sorulmasına izin verecek şekilde elektronik ortamda da yapılabilecek.

Sınavlarda yöneltilecek soruların hazırlanması, soru bankasının oluşturulması ve şifrelenmesi, sınav sorularının kağıt ortamında veya elektronik ortamda saklanması ile sınav güvenliğinin sağlanmasına ilişkin ilkeler YÖK tarafından belirlenecek.

ATILMA KALKACAK, KREDİ SİSTEMİ GELECEK

Kanun taslağında, üniversitelerden atılmayı kaldıran düzenleme öngörüldü. Bu çerçevede, bir yıl süreli yabancı dil hazırlık sınıfı hariç kayıt olduğu programa ilişkin derslerin verildiği dönemden başlamak üzere her dönem için kayıt yaptırıp yaptırmadığına bakılmaksızın, ön lisans programlarını azami 4 yıl, lisans programlarını azami 7, lisans ve yüksek lisans derecesini birlikte veren programları azami 9 yıl, yüksek lisans programını azami 3 yıl, doktora programını ise azami 6 yıl içinde başarıyla tamamlayarak mezun olamayanlar daha fazla harç ödeyerek öğrenimlerine devam edebilecekler. Bu durumda ders ve sınavlara katılma ile tez hazırlama hariç öğrencilere tanınan diğer haklardan yararlandırılmaksızın öğrencilik statüleri devam edecek.

Öğrenciler üniversitelerden belirlenen ders kredilerini tamamlayarak mezun olabilecek. Yükseköğretim kurumlarının ön lisans, lisans ve lisansüstü düzeyindeki diploma programlarına kayıtlı öğrenciler, belirlenen ders kredileri ve diğer yükümlülükleri başarıyla tamamlamaları halinde ön lisans, lisans, yüksek lisans veya doktora diploması alabilecek.

DERS KREDİLERİ

Ders kredileri, YÖK tarafından ilgili programın yer aldığı diploma düzeyi ve alan için ''Yükseköğretim Yeterlilikler Çerçevesi''ne göre belirlenen kredi aralığı ve öğrencilerin çalışma saati göz önünde tutularak üniversitelerin senatoları tarafından tespit edilecek. Ders kredileri, ilgili diploma programını bitiren öğrencinin kazanacağı bilgi beceri ve yetkinliklere o dersin katkısını ifade eden öğrenim kazanımları ile açıkça belirlenmiş teorik veya uygulamalı ders saatleri ve öğrenciler için öngörülen diğer faaliyetler için gerekli çalışma saatleri de göz önünde bulundurularak üniversite senatoları tarafından belirlenen ilkeler çerçevesinde hesaplanacak.

Üniversitelerde öğretim faaliyetlerinin ders yılı içinde kaç döneme ayrılacağı, her bir dönemde alınması gereken asgari ve azami kredi miktarları, her bir diploma programının diplomayı almayı hak eden kişiye kazandıracağı bilgi, beceri ve yetkinliklerin neler olacağı ve bunların ölçme ve değerlendirmelerinin nasıl yapılacağı YÖK'ün belirlediği temel ilkeler çerçevesinde üniversite senatolarınca saptanacak.

Ayrıca, üniversitelerin hazırlık sınıfı veya başka yollarla yabancı dil yeterliğinin nasıl kazandırılacağı ve yabancı dil bilgi düzeyinin nasıl ölçüleceği; kayıt, devam, uygulama, tez ve teorik ders içerikleri, ön şartlı dersler, sınav çeşitleri ve bunların ders başarı notuna katkısı, öğrencilerin mezuniyet sonrası istihdamına ilişkin bilgi, görüş ve tecrübelerine ihtiyaç duyulan kişileri ifade eden dış paydaşların diploma programlarına ilişkin değerlendirmelerinin alınması, yurt içi ve yurt dışı yükseköğretim programlarından alınan derslerin kredilerinin intibakının sağlanması, ilgili programın tamamlanmasına yönelik önceden kazanılmış yeterliliklerin tanınması, farklı diploma programlarından bazı derslerin alınmasıyla yan dal veya çift ana dal yapılmasına ilişkin hususlar da yine YÖK'ün belirlediği ilkeler doğrultusunda üniversite senatolarınca düzenlenecek.

Konuyla ilgili düzenlemelerin TBMM Plan Bütçe Komisyonunda görüşülmekte olan ''Torba Tasarı'' içinde ele alınması öngörülüyor.

AA

YÖK Başkanı Y.Z. Özcan'ın öğrenci affı yorumu


Üniversiteden atılanlarla ilgili af konusunun sorulduğu YÖK Başkanı Prof.Dr. Yusuf Ziya Özcan, kapsam ve içerikte inisiyatifin TBMM'de olduğunu söyledi. Özcan 800 bin kişinin af beklediği iddialarını gerçekçi bulmadı.


YÖK Başkanı Özcan'ın öğrenci affı yorumu


YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, üniversiteden atılanlarla ilgili af konusunun ne zamandan itibaren başlayacağı ve kimleri kapsayacağına siyasilerin karar vereceğini, konunun TBMM'de alt komisyonda ele alındığını belirterek, ''Rasyonel olan, 2008'den itibaren açıkta kalan öğrencileri kapsaması, ama ona siyasiler karar verecek'' dedi.

YÖK Genel Kurulu toplantısına verilen arada gazetecilerin ''öğrenci affına'' ilişkin sorularını yanıtlayan Özcan, konuyla ilgili bir kanun taslağı çalışması yaptıklarını, bu çalışmada belirli kredileri alan öğrencilerin okuldan mezun olmasının ve böylece üniversiteden atılmanın ortadan kalkmasının hedeflendiğini söyledi.

Özcan, şunları kaydetti:

''Biz afla ilgili değiliz. Affın ne zamandan itibaren başlayacağı, nasıl olacağı siyasilerin işi. Onlar Meclis'te karar verecekler. Hangi tarihten bu tarafa olacak, kimler bunun içine girecek, Meclis'te karar verilecek.

Rasyonel olan, 2008'den itibaren açıkta kalan öğrencileri kapsaması ama ona siyasiler karar verecek. Ama madem ki artık okuldan atmanın kalkması söz konusu, affı gerektirmeyecek bir sistem söz konusu, o zaman bence mümkün olduğu kadar geriye gidip herkesi içine almak ondan sonra da yeni sistemi kurmak ve bunu işletmek gerekir.''

Aftan kaç öğrencinin yararlanacağı sorusuna Özcan, ''Onu henüz bilmiyoruz. Ama bugüne kadar oldukça fazla sayıda af çıktığı için zaten öğrenciler döndüler'' dedi.

Bir gazetecinin üniversiteden atılan 800 bin kişi bulunduğu yönündeki haberleri hatırlatması üzerine YÖK Başkanı Özcan, ''Öyle bir rakam olacağını, üniversiteden atılan 800 bin kişi olacağını zannetmiyorum, o çok yüksek bir rakamdır. Ne kadar geriye gideceğine siyasilerimiz karar verecek, o bizim vereceğimiz bir karar değil'' diye konuştu.

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, ''Bizim taslağın içine koyduğumuz öneriler esasında her nedenle olursa olsun okuldan atılan, diğer af metinlerinde geçen metine benzer bir metindir

Ama onu genişletirler, terör suçluları da bunun içine girecek mi girmeyecek mi gibi meseleler tamamen siyasilerimizin vereceği karardır. Onlar kararlaştıracak'' dedi.

YÖK Genel Kuruluna verilen arada gazetecilerin soruların yanıtlayan Özcan, bir gazetecinin öğrenci affıyla ilgili sorusu üzerine Meclisteki kanun tasarısının afla ilgili olmadığını belirtti.

Özcan, şunları kaydetti:

''Bu okuldan atılmayı, üniversiteden atılmayı ortadan kaldıracak bir mevzuat düzenlemesi, ama böyle bir düzenleme yapılırken 'herkese şans verelim, sisteme dahil olsunlar, zaten af da kalkıyor, sistemde kalsınlar, başarılarına göre mezun olup sistemi terk etsinler' diye bir düşüncemiz vardı.

Onun için af bunun küçük bir kısmı. Esas olan kısmı, yıllar bazında öğrencinin takibi yerine kredilerinin takip edilmesi ve belli krediyi alan öğrencilerin okuldan mezun edilmesinin sağlanmasıydı. Esas önemli olan, bizim vurgu yapmak istediğimiz esas konu odur.''

Affın ne zaman başlayacağının, nasıl olacağının belirlenmesinin siyasilerin işi olduğunu söyleyen Özcan, hangi tarihten bu yana olacağına, kimlerin buna başvuracağını siyasilerin karar vereceğini vurguladı.

Özcan, ''Ama artık okuldan atılmanın kalkması söz konusu. Affı gerektirmeyecek bir sistem söz konusu. O zaman bence mümkün olduğu kadar geriye gidip herkesi içine almak, ondan sonra da yeni sistemi kurmak ve onu işletmek gerekir'' dedi.

Bir gazetecinin ''Bu düzenleme kaç kişiyi kapsayacak'' sorusuna Özcan, ''Bunu henüz bilmiyoruz. Ama bugüne kadar oldukça fazla sayıda af çıktığı için öğrenciler döndü'' yanıtını verdi.

''Başarısız olan öğrencilere sınav hakkı mı tanınacak?'' sorusu üzerine Özcan, ''Eski aflar gibi bir şey olur, eğer geriye dönük olursa, aynı eski aflarda ne yapılıyorsa o yapılır.

Öğrenciler, kaldıkları yerden başlayarak sisteme dahil edilirler. Ondan sonra da öğrenimlerine devam ederler'' dedi.

Özcan, ''Bu son af mı olur'' sorusuna ''Evet. Bundan sonra af olmayacak'' cevabını verdi.

''Bu düzenlemede hiçbir şart aranmayacak mı, kılık kıyafet, mesela türban nedeniyle kaydı silinen öğrenci...'' sorusuna da Özcan, ''Taslağın içerisine bazı önermeler koyduk. Ama onları değiştirecek olan siyasilerdir. Bakalım neye karar verecekler'' yanıtını verdi.

Özcan, taslağın içine konulan önerilerin neler olduğu sorusu üzerine şunları söyledi:

''Bizim taslağın içine koyduğumuz öneriler esasında her nedenle olursa olsun okuldan atılan, diğer af metinlerinde geçen metine benzer bir metindir.

Ama onu genişletirler, terör suçluları da bunun içine girecek mi girmeyecek mi gibi meseleler tamamen siyasilerimizin vereceği karardır. Onlar kararlaştıracak.''

''Af kapsamının çok genişlediği görülüyor. Bu siyasilerin tercihi mi?'' sorusunu yanıtlayan Özcan, şöyle konuştu:

''Bizim kararımız. En son affa kadar öğrencilerimize haklar verilmiştir. Onlardan faydalanmaları gerekirdi. Bence rasyonel olanı son aftan bu tarafa açıkta kalan öğrencilerimizi içine almasıdır, ama o bir siyasi karardır.

Açılım politikası gereği işte 80'lerin politikalarını da düşünürseniz birçok insanın çeşitli nedenlerle sistemden zarar gördüğü, bir şekilde eziyet edildiği insanlara, onu da hesaba katarsak belki öyle bir mantıkla daha geriye götürmek mümkün olabilir. Ama şu an için kesin bir şey yok. Şu anda da Mecliste o toplantı devam ediyor.''

SBF'DEKİ OLAYLAR

Bir gazetecinin Ankara üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde (SBF) yaşanan olayları anımsatması üzerine Özcan, ''Henüz inceleme sonucu gelmedi. Galiba bu hafta sonuna yetiştirecekler'' dedi.

''Gelecek rapordan sonra yeni bir inceleme yapmanız söz konusu mu?'' sorusuna Özcan, ''O gelince bir bakalım. O bizi tatmin ediyorsa yapmayız. Ama tatmin etmiyorsa açıklıklar bulursak yaparız'' yanıtını verdi.

''TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ve CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum'un da görüşlerine başvurulacağı belirtiliyor'' denmesi üzerine Özcan, bu konuda bir fikrinin olmadığını söyledi.

Özcan, ''KPSS ile ilgili soruşturma sonuçlandı mı?'' sorusuna da ''Hayır KPSS ile ilgili savcımızın yaptığı soruşturma hala devam ediyor. Esasında onu bekliyoruz. Ben herkes gibi heyecanla bekliyorum, ama maalesef bitmedi. Çünkü araya tekrarlanan sınav girdi. O süreyi kullanamadı Sayın Savcı Bey. Kullanamayınca da büyük bir gecikme oldu'' cevabını verdi.

Bir gazetecinin ''YÖK'ten Anayasa Mahkemesi üyeliği için bir seçim olacaktı. Bu aday belirlendi mi'' sorusu üzerine Özcan, ''Hayır onu şimdi belirleyeceğiz. YÖK Genel Kurulundaki maddelerden birisi de o. Gündemimizde var'' dedi.

AA

29 Haziran 2010 Salı

Üniversiteden atılma tarihe karışıyor


Yükseköğretimde köklü değişiklikler

2010-06-25

Yükseköğretim Kurulu'nun hazırladığı kanun taslağıyla yükseköğretimde köklü değişikliklere gidiliyor. Üniversiteden atılma tarihe karışıyor. Başarısız olan daha fazla harç ödeyerek üniversiteye devam hakkı kazanıyor.

Yükseköğretimde köklü değişiklikler

Taslaktaki düzenlemelerle, üniversiteden atılmaya son verilirken, başarısız olanlar için daha fazla katkı payı (harç) ödeyerek üniversiteye devam hakkı sağlanıyor. Vakıf üniversitelerinde devlet burslu öğrenci okutulmasına ve öğrencilerin öğrenim gördükleri üniversitelerde asgari ücret baz alınarak hesaplanacak ücretlerle geçici işlerde çalışabilmelerine olanak veriliyor.

Alınan bilgiye göre, YÖK, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun bazı maddelerinde değişiklik öngören kanun tasarısı taslağı hazırladı.

Taslağa göre, yabancı dil hazırlık sınıfı hariç olmak üzere ön lisans diploma programlarını 4 yıl, lisans diploma programlarını 6 yıl, lisans ve yüksek lisans derecesini birlikte veren diploma programlarını 9 yıl, yüksek lisans öğretimini 4 yıl, doktora öğrenimini ise 6 yıl içinde tamamlayarak mezun olamayanlar öğrenimlerine devam edebilecekler. Ancak bu öğrenciler ders ve sınavlara katılma dışında öğrencilere tanınan diğer haklardan yararlanamayacaklar.

Aynı yükseköğretim kurumundaki öğrenimi sırasında bir derse üçüncü kez kayıt yaptıran öğrencilerin kredi başına ödeyecekleri katkı payı, ders alacağı yılda o program için belirlenen katkı miktarının yüzde 100 fazlasıyla alınacak. Bir derse dört veya daha fazla kez kayıt yaptıran öğrencilerden alınacak katkı payları, aşamalı olarak öğrenci başına o yıl için belirlenen cari hizmet maliyetinin tamamının iki katını aşmayacak şekilde, üniversitelerden gelen öneriler de değerlendirilerek YÖK tarafından belirlenecek.

Hazırlık sınıfı hariç, bulundukları sınıfın bütün derslerini vermek ve ilk yüzde 10'a girmek suretiyle bir üst sınıfa geçmiş olan ikinci öğretim öğrencileri, o yıl için birinci öğretim öğrencilerinin ödeyecekleri öğrenci katkı payını ödeyecekler. Aynı kolaylık birinci öğretimde okuyan öğrencilere de getirilecek. Böylece, başarılarıyla yüzde 10'a giren hem birinci hem ikinci öğretim öğrencileri daha az harç ödeme kolaylığı sağlanıyor.

Üniversitelerde öğretim faaliyetlerinin bir yıl içinde kaç döneme ayrılarak sürdürüleceği; kayıt, devam, uygulama ve teorik ders içerikleri, ön şartlı dersler, sınav çeşitleri ve bunların ders başarı notuna katkısı; öğrenci, mezun ve dış paydaşların diploma programlarına ilişkin değerlendirmelerinin alınması; yurt içi ve yurt dışı yükseköğretim kurumlarından alınan derslerin kredilerinin intibakının yapılması; başarı notlarının yüzlü ve harf sistemine dönüştürülmesi ile eğitim-öğretimin devamına ilişkin diğer hususlar, bu konularda YÖK'ün belirlediği ilkelere aykırı olmayacak şekilde üniversite senatolarınca belirlenecek.

-VAKIF ÜNİVERSİTELERDE DEVLET BURSLU ÖĞRENCİ-

Vakıf üniversitelerinde, Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenecek sayıda devlet burslusu öğrenci okutulabilecek. Taslağa göre, vakıf üniversitelerine yıllık olarak yapılan devlet yardımı kaldırılacak. Onun yerine vakıf üniversitesi öğrencisine verilecek devlet bursu getirilecek. Öğrenciye verilecek devlet bursu, üniversite değiştirse de öğrenciye verilecek burs devam edecek. Burs miktarı, vakıf yükseköğretim kurumlarının öğrenci kabul eden diploma programlarına devlet yükseköğretim kurumlarındaki eş değer programların ikinci öğretim öğrencileri için hesaplanan bir yıl önceki cari hizmet maliyetlerini aşmayacak.

Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen burslu öğrenci sayılarının yönetmelikte belirlenecek usul ve esaslara göre başvuran vakıf yükseköğretim programlarına dağılımı YÖK tarafından, üniversitelere yerleştirme yapılmadan önce ilan edilecek.

Devlet burslusu olarak vakıf yükseköğretim kurumlarına yerleştirilen öğrencilerden o yıl için Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen ikinci öğretim katkı payının dışında her ne isimle olursa olsun başka bir öğrenim ücreti alınamayacak.

-ÖĞRENCİLERE ''PART TİME'' İŞ-

Üniversitelerde ''part time'' olarak çalışan ve yasal mevzuat bulunmadığı için sık sık yakınmalara yol açan öğrencilerin hakları da yasal düzenlemeyle koruma altına alınıyor. Geçen yıl ''Üniversitelerin Kısmi Zamanlı Öğrenci Çalıştırılabilmesine Yönelik Usul ve Esaslar'' belirleyen YÖK, bu konuyu kanun taslağında düzenledi.

Taslağa göre, üniversiteler, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR) tarafından burs verilmekte olan veya burs alma şartlarını taşıyanlara öncelik tanıyarak, kısmi zamanlı olarak geçici işlerde öğrenci çalıştırabilecekler.

Kısmi zamanlı olarak çalıştırılan öğrenciler, bu çalışmalarından dolayı işçi olarak kabul edilmeyecek. Kısmi zamanlı olarak çalıştırılan öğrencileri bir saatlik çalışma karşılığı ödenecek ücret, 4857 sayılı İş Kanunu gereğince 16 yaşından büyük işçiler için belirlenmiş olan günlük brüt asgari ücretin dörtte birini geçmemek üzere üniversite yönetim kurulu tarafından belirlenecek. Kısmi zamanlı çalışma karşılığı ödenen ücret, YURTKUR tarafından verilmekte olan burs veya öğrenim kredisinin kesilmesini veya aynı kuruma ait yurtlardan yararlanma hakkını kaldırmayacak.

Kısmi zamanlı olarak öğrenci çalıştırılmasına ilişkin haftalık çalışma süreleri ile diğer usul ve esaslar Maliye Bakanlığı'nın görüşü alınarak YÖK tarafından belirlenecek.

-HARÇLAR-

Harç miktarları mevcut düzenlemede olduğu gibi yine Bakanlar Kurulunca saptanacak.

Ön lisans, lisans ve lisansüstü düzeyde yapılan birinci öğretim, ikinci öğretim, açık ve uzaktan öğretim için devlet tarafından yapılacak ödemelerin miktarı öğrenci başına olacak şekilde YÖK'ün görüşü ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın önerisi üzerine Bakanlar Kurulu'nca tespit edilecek. Harç miktarları her yıl en geç Haziran ayı sonuna kadar tespit edilmiş olacak.

-ÖĞRETİM ELEMANINA AKADEMİK FAALİYET ÖDENEĞİ-

Taslağa göre öğretim elemanları için ''akademik faaliyet ödeneği'' adı altında bir düzenlemeye gidilecek.

Akademik faaliyet ödeneği, öğretim elemanlarının her yurtiçi ve yurt dışında sonuçlandırılan proje, araştırma, yayın, sergi, patent, çalışmalarına yapılan atıflar, katıldığı bilimsel toplantılar, bilimsel faaliyetlere yönelik hakemlik, akademik unvanların kazanılması, jüri üyeliği, almış olduğu akademik ödüller esas olarak, öğretim elemanları için 100 puan üzerinden verilecek yıllık akademik faaliyet puanına göre belirlenecek.

Her puan için bir para miktarı belirlenecek ve bu miktar öğretim elemanının maaşına yansıtılacak. Öğretim elemanının sonuçlandırdığı faaliyet ve aldığı faaliyet puanı hem YÖK'ün internet sitesinde hem de bu konuyla ilgili kurulacak internet sitesinde yayımlanacak.


6. VE 7. SINIF için SBS KALDIRILIYOR



Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu Seviye Belirleme Sınavı'nın 6. ve 7. sınıflarda kademeli olarak kaldırılacağını açıkladı. 8. sınıflar sadece kendi müfredat konularından sorumlu olacak.

6. VE 7. SINIF SBS KALDIRILIYOR

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Seviye Belirleme Sınavının (SBS) 6 ve 7. sınıflarda kademeli olarak kaldırıldığını, sınavın sadece 8. sınıfta gerçekleştirileceğini bildirdi.

Çubukçu, Milli Eğitim Bakanlığı Tevfik İleri Toplantı Salonu'nda ''Ortaöğretim Geçiş Sistemi ve Seviye Belirleme Sınavı''na ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Yapılan çalışmalar ve hazırlanan raporlar doğrultusunda SBS'nin genel olarak olumlu yönleri olmakla beraber olumsuz etkilerinin bulunduğunun da tespit edildiğini kaydeden Çubukçu, şunları söyledi:

''Seviye Belirleme Sınavını 6 ve 7. sınıflarda kademeli olarak kaldırıyoruz. Sarmal bir yapı içeren müfredat doğrultusunda SBS sadece 8. sınıfta gerçekleştirilecek, bundan sonra ve 8. sınıf konularından sorumlu olacaklar. 2010-2011 eğitim-öğretim yılında 6. sınıfa başlayan öğrencilerimiz sınava girmeyecekler. Bu öğrenciler 2011-2012 yılında da 7. sınıf öğrencisi olarak sınava girmeyecekler.

Fakat bu yıl Seviye Belirleme Sınavı'nda 6. sınıfta olup eski sisteme uygun olarak sınava giren öğrencilerimiz 7 ve 8. sınıflarda da sınava girecekler. Bu yıl 7. sınıfta olup SBS'ye katılan öğrencilerimiz eski sisteme uygun olarak 8. sınıfta da sınava girip bu şekilde ortaöğretim kurumlarına yerleşecekler.''

''SBS'DE YAPMIŞ OLDUĞUMUZ BU DÜZENLEME BİR GERİYE DÖNÜŞ OLARAK ALGILANMAMALIDIR''

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Seviye Belirleme Sınavının (SBS) 6. ve 7. sınıflardan kaldırılarak sadece 8. sınıfta uygulanması kararının ''geriye dönüş'' olarak algılanmaması gerektiğini bildirdi.

Çubukçu, Ortaöğretime Geçiş Sistemi ve SBS ilgili yeni düzenlemelere ilişkin bilgi vermek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı Tevfik İleri Salonu'nda basın toplantısı düzenledi.

Ortaöğretime Geçiş Sistemi ve bundan üç yıl önce uygulamaya konulan SBS konusunda yaptıkları yeni düzenlemelerle ilgili kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla bu toplantıyı düzenlediklerini belirten Çubukçu, yaklaşık 15 milyon öğrenci ve ebeveynleriyle toplumun neredeyse tümünü ilgilendiren her soruna büyük duyarlılıkla yaklaştıklarını söyledi. En büyük zenginliği genç nüfusu olan Türkiye'nin kalkınması ve ilerlemesinin yaygın ve kaliteli bir eğitimle mümkün olduğuna işaret eden Çubukçu, bu çerçevede çağdaş bir eğitim için uygun şartlar ile ortamı hazırlama yolunda yoğun bir çaba gösterdiklerini ifade etti.

Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ancak hem eğitimin kalitesini yükseltme hem de ortaöğretimi yeniden yapılandırma çalışmalarının arzu edilen sonuçlar doğurabilmesi ve çocuklarımıza bilginin yanında değer de kazandırması sınava odaklı bir sistemde mümkün görünmemektedir. Eğitim sisteminin farklı kademelerinin çocukların gereksinimlerini karşılayacak ve onlara yaşam becerileri kazandıracak şekilde yeniden yapılandırılması için sınavların sistem üzerinde yarattığı baskının ortadan kaldırılması şarttır.

Hepimizin bildiği gibi uygulanan üç sınavlı Ortaöğretim Kurumlarına Geçiş Sisteminin okul dışı kaynaklara yönelimi artırdığına, okulun eğitim sistemindeki merkeziliğini kaybetmesine yol açtığına ve çocukların sosyo-psikolojik gelişimlerini olumsuz yönde etkilediğine yönelik kamuoyunda geniş bir uzlaşı bulunmaktadır.''

Katıldığı tüm toplantılarda eğitimcilerin, sivil toplum kuruluşlarının, medyanın, öğretmen, öğrenci ve velilerin SBS'nin 11-14 yaş aralığındaki çocukları olumsuz etkilediği konusunda fikir birliği içinde olduklarını gördüğünü vurgulayan Çubukçu, bunun yanı sıra Bakanlığa ve kendisine konuyla ilgili sayısız mektup geldiğini anlattı. Çubukçu, bunun, sistemi gözden geçirmeye, olumlu ve olumsuz yönleriyle SBS'nin eğitim sistemi içindeki yerini tespit etmeye yönelik Bakanlıkça başlatılan çalışmaları pekiştiren bir husus olduğunu belirtti.

Araştırmaların uzun vadeye yayıldığını ve yaklaşık bir yıldır bu konu üzerinde çalışıldığını ifade eden Çubukçu, başta Bakanlık bürokratları olmak üzere tüm paydaşlarla konunun değerlendirildiğini ve görüş alındığını söyledi.

Yapılan bütün bu çalışmalar sonucunda ve hazırlanan raporlar doğrultusunda Seviye Belirleme Sınavının genel olarak öğrenci, veli, öğretmen ve okul sistemi üzerinde olumlu yönleri olmakla beraber olumsuz etkilerinin de bulunduğunun tespit edildiğini kaydeden Çubukçu, araştırmaları akademisyenlerden oluşan bilimsel bir heyet ve Bakanlığın üst düzey bürokratlarının katılımıyla tüm paydaşlara ulaşarak gerçekleştirdiklerini anlattı.

Çubukçu, ''Bakanlığımızca, akademisyenler ve sivil toplum örgütlerince yapılan bilimsel araştırmalar ve raporlar doğrultusunda genel olarak öğrenci, veli, öğretmen, okul ve eğitim sistemi üzerinde olumlu etkileri olmakla birlikte olumsuz etkilerinin de olduğu tespit edilmiştir. Bunların en önemlilerinden biri ise çocuklarımızın sınav odaklı yaşamaktan sosyal etkinliklere vakit ayıramamalarıdır'' diye konuştu.

''AŞIRI STRES VE KAYGIDAN UZAKLAŞACAKLAR''

Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, bu veriler ışığında getirilen yeni düzenlemeyi şöyle anlattı:

''Seviye Belirleme Sınavını 6. ve 7. sınıflarda kademeli olarak kaldırıyoruz. Sarmal bir yapı içeren müfredat doğrultusunda SBS sadece 8. sınıfta yapılacak ve 8. sınıf konulardan sorumlu olacaklar. 2010-2011 eğitim-öğretim yılında 6. sınıfa başlayan öğrencilerimiz sınava girmeyecekler. Bu öğrenciler 2011-2012 yılında da 7. sınıf öğrencisi olarak yine sınava girmeyecekler.

Fakat bu yıl Seviye Belirleme Sınavında 6. sınıfta olup eski sisteme uygun olarak sınava giren öğrencilerimiz 7. ve 8. sınıflarda da sınava girecekler. Bu yıl 7. sınıfta olup SBS'ye katılan öğrencilerimiz önümüzdeki yıl yine eski sisteme uygun olarak 8. sınıfta da sınava girip bu şekilde ortaöğretim kurumlarına yerleşecekler.

Böylelikle öğrencilerimizi sınavdan değil ama sınav odaklı bir sistemden, aşırı stres ve kaygıdan uzaklaştırmış olacağımızı ümit ediyorum. Velilerimizin sırtındaki büyük ekonomik yükü kaldırmayı da hedefliyoruz. Bu karar sadece SBS ile ilgili düzenlemeyi değil aynı zamanda Bakanlığımızın eğitim politikaları doğrultusunda ortaöğretimin yeniden yapılandırılması çalışmalarını destekleyici yönde olmuştur. Dolayısıyla SBS'de yapmış olduğumuz bu düzenleme bir geriye dönüş olarak algılanmamalıdır.

Yaklaşık 8 yıl önce hükümet olduğumuzda eğitim en önemli konu olarak, Sayın Başbakanımızın da ifadesiyle 'Türkiye'nin en önemli problemlerinden birisi' olarak ele alınmış ve eğitime ayrılan bütçe, Türkiye bütçesinin en büyüğü olarak bu konuya verilen önemin altı çizilmiştir. Yaklaşık 8 yıldır Türkiye'de çok uzun yıllardır, onlarca yıllardır eğitimde ihmal edilmiş olan fiziki ve teknolojik altyapı gibi çalışmalara hız verilmiştir.

Arzu edilen odur ki tüm ortaöğretim kurumlarımızın fırsat eşitliği sağlayacak şekilde, akademik başarıları yüksek olan okullar haline dönüştürmek. Bunları yapabilmek için her şeyden önce fiziki altyapıları yeterli okullara ihtiyacımız vardı. Bugün derslik başına düşen öğrenci sayısı 50-60'lı sayılardan, yaklaştığımız noktada, en geç 5 yıl içerisinde Türkiye'de eğitim ve öğretim sistemimiz içerisinde batının standartlarını yakalamış olacağız.''

Eğitimin uzun bir süreç olduğuna işaret eden Çubukçu, dolayısıyla sınav sistemi üzerinde değerlendirmeler yaparken ortaöğretim sistemindeki yeniden yapılanmayı göz önünde bulundurduklarını kaydetti. Sınav sisteminin toplumda yarattığı baskıyı dile getiren Çubukçu, velilerin birbirlerine SBS'den çocuklarının kaç puan aldığını sorduğunu aktardı. Bakan Çubukçu, sınavlardaki başarının hayat başarısı gibi algılanmasından rahatsızlık duyduğunu ve bunun ortadan kaldırılması gerektiğine inandığını söyledi.

''SINAVLARA DUYULAN İHTİYAÇ MİNİMUMA İNECEK''

Sınavlardaki başarının hayatta başarılı olma anlamına geldiği yönünde toplumda oluşan yanlış algının ortadan kaldırılması ve okullar arası kalite farkının giderilmesine yönelik çalışmalara Bakanlıkça hazırlanan ''2010-2014 Stratejik Planı''nda yer verildiğini ifade eden Çubukçu, öğrencilerin kişisel gelişimini ve sosyal katılımını öncelikli kılan, genel ortaöğretim ile mesleki ortaöğretim arasında yatay ve dikey geçişleri sağlayan daha esnek bir yapıya gereksinim duyulduğunu vurguladı.

Ortaöğretimde gerçekleştirilecek yeniden yapılanmayla önümüzdeki yıllarda genel liselerin Anadolu liseleri ile meslek liselerine dönüşeceğini belirten Çubukçu, böylece okullar arası niteliksel farklarla birlikte okul çeşitliliğinin en aza indirileceğini kaydetti. Çubukçu, böylece sınavlara duyulan ihtiyacın da minimuma ineceğini söyledi.

Kaliteli bir eğitimin tüm çocukların hakkı olduğunu ve Bakanlığın da onlara en iyi fırsatları sunmakla sorumlu bulunduğunu dile getiren Çubukçu, bu kapsamda gelecek Kasım ayında yapılacak 18. Milli Eğitim Şurası'nın gündeminin ''Ortaöğretimin Güçlendirilmesi ve Ortaöğretime Erişimin Sağlanması'' olarak belirlendiğini kaydetti.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

2010'da 25 bin öğretmen ataması yapılacak


Milli Eğitim Bakanlığına, 2010 yılı içinde 25 bin öğretmen kadrosuna atama yapılmasını öngören yasa tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.

2010'da 25 bin öğretmen ataması

Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısıyla, Bakanlığın taşra teşkilatında kullanılmak üzere toplam 70 bin kadro ihdas ediliyor. Ayrıca, tasarıyla, merkezi yönetim bütçe kanunlarına göre tahsis edilen atama izinleri dışında, Milli Eğitim Bakanlığının serbest öğretmen kadrolarından boş bulunan 25 bin kadroya 2010 yılı içinde atama yapılması düzenleniyor.

Tasarının gerekçesinde, Milli Eğitim Bakanlığının bilgi çağının gereklerine ve bilgi toplumunun beklentilerine cevap verebilmek için çeşitli değişim ve gelişim projeleri geliştirdiğine işaret edilerek şöyle denildi:

''Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın bilgi çağının ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap verecek ve yetişmelerini sağlayacak şekilde eğitim ve öğretimin aksatılmadan sürdürülebilmesi bakımından öğretmen kadrosu ihdasının yapılması zorunlu hale gelmiştir. Öğretmen ihtiyacının karşılanması amacıyla merkezi yönetim bütçe kanunlarına göre tahsis edilen atama izinleri dışında, Milli Eğitim Bakanlığının serbest öğretmen kadrolarından boş bulunan 25 bin kadroya 2010 yılı içinde atama yapılması amaçlanmaktadır.''

AA